Hikemiyyât Dersleri

Muhyiddin ibn-i Arabî’ye göre varlık ve oluş
Vücûdun hakîkati bir küllî nûrânî ma’nâ olduğundan o kadar latîftir ki,onu akıl, idrak, vehîm, duyular ve kıyâs ile anlamak mümkün değildir.
Çünkü idrâk vâsıtaları olan bu belirli vâsıtalar, o latîfin latîfi karşısında kesîfin kesîfidir. Kesîf olanın kesâfet mertebesinde kaldıkça kendi aslı olan latîfi idrâk etmesi mümkün değildir. Mutlak vücût öyle bir sonsuz hazînedir ki, içindekiler kendisinden gizlidir. Çünkü salt vücût kendi zati cemâlinde gark olmuştur. “Kendinden haberdar olmak” bir sıfat olduğundan, bu mertebesinde, salt vücût ondan dahi münezzehdir. Sonradan meydana gelen vücûdun bu mertebeye aslâ şuûru olamaz. Çünkü sonradan meydana gelme(hudus) ve öncesizlik(kıdem) birbirinin zıttıdır. “İki zıt bir arada olmaz” kaidesi gereğince, birinin görünmesiyle diğeri kaybolur. Bunun için nebîlerin en arifi (s.a.v.) Efendimiz “Allah’ın zatını teffekkür etmeyiniz” mübârek sözü ile sonradan meydana gelen vücût olan kulun fikir ile bu vücût mertebesini idrâk edemeyeceğini bildirmişlerdir. Bu mertebede vücût tecellîden münezzehdir. Çünkü tecellî irâde ile olur oysa irâde bir sıfat olduğundan salt vücût ondan dahi münezzehdir. Hakîkî vücût öyle bir küllî tek bir ayn olan ma’nâdır ki, sınırları ve yönleri kabûl etmez. Çünkü bir sınır kabûl etse, sınırı bittikten sonra diğer vücûda geçilir ve sınırının sonu olan her bir vücûdu saymak mümkün olur. Bu ise vahdete aykırıdır. Yönler ise bir şeyin diğer bir şeye olan karşılık tarafı olup bu da sınırları gerektirdiğinden, vücût hakkında bu da kabûl edilebilir değildir. Bundan dolayı vücûdun vahdâniyyeti sayısal olan “birlik” değildir; belki bir sonsuz kapsam olan varlıktan ibârettir. Ve kendisinin bir kaynağı olmayıp belki kendisi bütün mevcûtların kaynağı ve çıkış yeridir. Farz edelim ki, kayıtlı bir mevcût ve meydana gelmiş olan herhangi bir şahıs yeryüzünün herhangi bir tarafından uzaya doğru zaman sınırı olmaksızın uçsa bir sona ulaşması mümkün değildir. Çünkü onun bu seyri “vücût” içindedir. Ve sonsuz uzay vücûdun ayn’ıdır.